2023 yılı Haziran ayında yapılacak Cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimleri niye bu kadar önemli bir bakalım.

İçeride siyaset yapan partiler, kurumlar ve kuruluşları ileri ki yazılarımızda inceleyeceğiz. Bu günkü yazımızda 2023 seçimlerinin yurt dışı iz düşümlerini incelemeye çalışacağız. İşte o zaman bu seçimlerin aziz milletimiz için ne kadar önemli olduğunu anlayacağız.

Şöyle bir hafızamızı zorlayalım. Türkiye’yi kendi kontrolleri altında tutmak ve sömürge düzenlerini devam ettirmek isteyen bizim iç kamuoyuna medeni, çağdaş, gelişmiş ülkeler diye sürekli empoze edilen emperyalist devletlerin kullandıkları metotlar neler idi. Talep ettikleri bir konuda çıkarlarına cevap bulamayınca önce ekonomik manipülasyonlara başlar sonra basın yayın ve iş dünyasını kullanarak siyasi iktidarlara mesaj gönderilir. Bunlarda başarılı olamazlar ise içerdeki vatan hainleri aracılığı ile Türkiye Cumhuriyeti Devletini insan hakları, özgürlük, adalet, hukuk gibi konularda sıkıştırmaya başlarlar. Yetiştirdikleri uşakları tarafından kamuoyunu yönlendirmek için de basın ve yayın organlarını kullanarak seçim sonuçlarını etkilerler.

Tüm bunlardan da sonuç alamazlar ise yine kendi yetiştirdikleri devşirmeleri devreye sokarak ‘’bizim çocuklar’’ dedikleri kişilere ihtilal yaptırarak kendi iktidarlarını ve sömürge düzenlerini devam ettirmişlerdir.

Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine geçilmeden önce bankalar üzerinden faizlerle oynayarak piyasa ile oynayanlar, gıda maddeleri üzerinden insanların temel ihtiyaçlarını stoklatarak sokağı karıştıranlar, üniversiteleri terör yuvası haline getirerek gençliği kendi devletine düşman yapmışlardır.

Fonladıkları (satın aldıkları) gazete patronları ve köşe yazarları aracılığı ile kamuoyu oluşturanlar ve devletin karar alma organlarının yetkilerini dağıtarak gücünü zayıflatanlar şimdi artık bunları yapamıyorlar.

Daha net anlaşılması için şu örneklere göz atmamız yeterlidir. Devlet terör örgütlerine karşı bir operasyon yaptığında Avrupa Birliği ve ABD.den yetkili yetkisiz kurum ve kişiler soluğu Türkiye’de alır ve Türk Silahlı Kuvvetlerinin bu operasyonda insan haklarını ihlal ettiğini öne sürerek veya içeride bölücülere karşı bir operasyon yapıldığında emniyet mensuplarının orantısız güç kullandığı ifadeleri ile birde üst perdeden, emredici bir üslup ile hesap sormaya kalkarlardı. Bunun en tipik örneği bir tarihlerde sık sık Güneydoğu Anadolu Bölgesine bir müfettiş edası ile gelerek hesap sormaya kalkan Alman Yeşiller Partisi mensubu yosma Claudia ROTH’dur. Mesela geçmişte yaşadığımız DEP davası duruşmalarında Türkiye Büyük Millet Meclisinde kürtçe yemin etmeye kalkan ve PKK terör örgütünün paçavrasını açan DEP.li milletvekillerinin tutuklanması üzerine serseri bir Alman Milletvekili olan Siggi Martsch ‘’seçilmiş milletvekillerinin tutuklanması aptallıktır’’ deme cesaretini kendin de bulabiliyordu.

İsrail’in Filistin’de Müslümanlara yaptığı insanlık dışı uygulamaları görmeyen bu medeni ülkelerdir. Avrupa’nın ortasında Bosna’lılar katledilirken hem de bu Alman bozuntularını desteği ile ses etmeyenler bizim Kıbrıs Barış harekatını gayri insanı görmüşlerdir.

Özellikle 15 Temmuz hain darbe girişimi sonrası devlet yeniden şekillendirilmiş, artık eskisi gibi sabah yatağından kalkanın darbeye teşebbüs edemediği, her kesimin kendi sorumluluk alanları içerisinde yaptıkları ve ettikleri ile devlete hesap verdikleri ve vermeyenlerden de hesap soran bir yapıya kavuşturulmuştur.

Devlet içeride bu düzenlemeleri yapar iken dışarda neler olmaktadır bir de ona bakılmalıdır. Irak’ta Saddam Hüseyin’e karşı Irak kamu oyununu yalan bilgiler ile kandırarak bu günkü parçalanmış Irak haline döndüren ABD kendi çıkarları için koca Avrupa kıtasını yine aynı numarayı yaparak Rusya Ukrayna savaşı başlatmış, bu bahane ile Rusya’ya karşı ekonomik ambargo koydurarak Rusya’nın ekonomik gücünü hedef almıştır. Avrupa Birliği ülkelerini işin içine katarak koca bir kıtayı enerji krizi ile baş başa bırakmıştır.

Yunanistan topraklarında kurduğu üsler ile Türkiye’ye gözdağı vermeye çalışan ABD aynı zamanda Rusya’yada ben buradayım demektedir. Suriye’de verdiği destek ile Türkiye’de bitmek üzere olan PKK terör örgütünü YPG terör sahneye sürmüştür. Irak kuzeyinde kurdurduğu Kuzey İrak Kürt Bölgesi ile İran’ı kontrol etmiş Türkiye’yi 3 taraftan sarmıştır. Ermenistan tarafından Azerbaycan’ın Karabağ bölgesini işgal ettiren ABD Türkiye’nin Türk Cumhuriyetleri ile bağlantısını kopartmaya çalışmıştır.

Bu yakın ve uzak tehdidi gören Türkiye önce Azerbaycan’a verdiği destek ile Karabağ’ı ermeni işgalinden kurtarmış ve Türk Cumhuriyetleri ile bağlantısını kurmuştur. Libya ile yaptığı antlaşma sonucu Yunanistan, Mısır ve Kıbrıs Rum Bölgesi tarafından doğu Akdeniz’de oynanan oyunu bozmuş, Suriye içlerine yaptığı operasyonlarla da güney sınırında oluşturulmak istenen kukla devlet düşüncesini darman duman etmiştir. Türk Silahlı Kuvvetlerinin yurt içi ve yurt dışındaki operasyonları, Milli İstihbarat Teşkilatının dünyanın hemen her yerinde yaptığı operasyonlarla birer birer hainleri alıp getirmesi ve son olarak da Türk Devletler Teşkilatı ile gücüne güç katan Türkiye haçlı dünyası tarafından hedefe konulmuştur.

Kendi tezlerini hayata geçiremeyen ABD ve onun kuklası Avrupa Birliği devletleri eski oyunlarına yeniden başlamıştır. Son gelişmelere baktığımızda içeride besleyip zamanı geldiğinde siyasi partilerin karanlık dehlizlerinde sakladıkları uşaklarını sahneye sürmüşlerdir. İşte bu yazı dizimizde 2023 seçimleri niye bu kadar önemli ve kim nerede duruyor, neyi savunuyor, kim kiminle yürüyor onu okuyacağız.

İttifakları oluşturan partilerin siyasal düşünceleri nedir, niye ittifak yapıyorlar, parti mensupları genel merkezlerinin aldığı bu ittifak kararını destekliyor mu, Cumhurbaşkanı adayları kim, niye aday belirleyemiyorlar.