2023 yılı Haziran ayında yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçimlerine gidilirken, siyasi partilerin söylem, eylem ve davranışları siyasette koltuk kapmaya, oturduğu koltuğu korumaya, kendisine verilen yüzde bilmem kaç oy ile bende varım diyebilmek için verilen mücadele baş döndürüyor.

Bu seçim iki kere önemli olacaktır. Birincisi Cumhurbaşkanı seçimi ikincisi milletvekili seçimi yapılacaktır. Cumhurbaşkanlığı seçimi seçmenin yüzde ellinin üzerinde oy alacak bir aday bulununcaya kadar seçim turları devam edecektir.

Siyaset arenasında seçime girmeye hak kazanmış siyasi partiler kendi ideolojileri, fikir dünyaları veya siyasi çıkarları yada beraberce en güzel hizmeti sunacaklarını başka partiler ile bir araya gelerek seçim ittifakı kurmaktadırlar. Nedeni de Cumhurbaşkanlığı seçimini kazanmak için bir adayın yüzde ellinin üzerinde bir oy alması gerekiyor.

 İşte Türkiye’yi yönetmeye talip siyasi parti liderleri yüzde ellinin üzerinde oy alabilmek için kendi düşüncelerine yakın, kendi düşüncelerini destekleyen, kendi düşüncelerini paylaşan veya seçmene söylemediklerine gerekçelerle siyasi çıkarlarına cevap verebilecek siyasi partiler ile seçim ittifakları oluşturulmaktadır. Bu yazı dizimizde Cumhurbaşkanlığı seçimi bu seçime gidilirken kim kimle ittifak ediyor, ittifakları oluşturan siyasi partilerin fikirleri, düşünceleri, hizmete dair projeleri, düşünceleri ile söylediklerinin farklılıkları işte bütün bu sorulara cevap arayacağız.

Hali hazırda üç ittifak oluşturulmuş Milliyetçi Hareket Partisi, Adalet ve Kalkınma Partisi ve Büyük Birlik Partisi tarafından oluşturulan CUMHUR İTTİFAKI, Cumhuriyet Halk Partisi, İyi Parti, Saadet Partisi, Gelecek Parti, Deva Partisi ve Demokrat Parti tarafından oluşturulan MİLLET İTTİFAKI ve Halkların Demokratik Partisi, Emekçi Hareket Partisi, Emek Partisi, Türkiye İşçi Partisi, Toplumsal Özgürlük Partisi ve Sosyalist Meclisler Federasyonu tarafından oluşturulan EMEK ve ÖZGÜRLÜK İTTİFAKI.

Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK döneminden sonra Cumhurbaşkanı Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından seçilmiştir. Kimi zamanlarda Cumhurbaşkanlığı seçimi krizlere neden olmuştur.

 Türkiye'nin 7. cumhurbaşkanını seçmek üzere yapılan ancak 22 Mart 1980 tarihinden 12 Eylül 1980 tarihine kadar sonuç alınamadan devam eden seçim süreci yaşanmıştır.

6 Nisan 1980 tarihinde 7 yıllık görev süresi dolacak Fahri Korutürk'ün yerine Cumhurbaşkanlığına geçecek kişiyi belirlemek üzere 450 TBMM ile 184 Cumhuriyet Senatosu üyesinin katıldığı ortak oturumlarda yapılan oylamaların ilk iki turunda 3'te 2 çoğunluk (423), sonraki turlarda ise salt çoğunluk (318) arandı. Oylamaların ilki 22 Mart 1980 tarihinde yapıldı ancak aday çıkmaması nedeniyle seçim 25 Mart 1980 tarihine ertelendi. Bağımsız milletvekili Nurettin Yılmaz'ın adaylığını koymasıyla 25 Mart 1980 tarihinde oylamalar başladı.

En çok oyu Eski Türk Hava Kuvvetleri Komutanı ve Kontenjan Senatörü Muhsin Batur aldı. Oyu 300'ü geçti ama yeterli sayıya ulaşamadı. Batur, görev süresini tamamlayıp emekliye ayrıldıktan sonra oylamalar 11 Eylül 1980 tarihinde yapılan 124. tura kadar devam etti.

Meclisin en büyük iki partisi olan AP ve CHP'nin liderleri Süleyman Demirel ve Bülent Ecevit seçim konusunda anlaşamadılar. Oy kâğıtlarına Ajda Pekkan, Zeki Müren gibi isimlerin de yazıldığı seçim turları sonuç vermedi.

12 Eylül 1980 darbesine sebep olan Cumhurbaşkanlığı seçimi daha sonraki yıllarda yine tartışmalara neden olmuştur. Türkiye Cumhuriyetinin temsil makamı ve bir numaralı koltuğu olan bu makama talip olacak kişinin siyasi partilerin baskısından kurtarmak, vatandaşın kendi oyları ile Cumhurbaşkanını seçmesi ve devlet bürokrasisinin hizmete yönelik karar alma ve uygulama noktalarındaki tıkanıkların giderilmesi için 2007 yılında yapılan Anayasa değişikliği ile Cumhurbaşkanının Halk tarafından seçilmesi kabul edilmiştir.

16 Nisan 2017 tarihinde yapılan referandum ile Parlamenter Sistemden Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine geçilmiş ve yine seçmenin yüzde elli ikisinin oyunu alan Sn. Recep Tayyip ERDOĞAN Türkiye Cumhuriyetinin 12 nci Cumhurbaşkanı seçmen iradesi tecelli etmiştir.

 İşte ne oldu ise kıyamet bundan sonra oldu. Türk seçmeninin yüzde yetmiş-yetmiş beşi muhafazakar düşünceye kalan yüze yirmi beş-otuzu sosyalist veya diğer düşünceye sahip bir seçmen kitlesinden oluşmaktadır. Cumhurbaşkanlığı seçiminde birinci turda yüzde elli bir oy alan aday olmaz ise en çok oyu alan iki aday ikinci tura seçime katılmaktadır. Buda şu gerçeği ifade etmektedir. Kendini ortanın solunda belirten sosyalist düşünce veya buna yakın düşüncede siyaset yapanların Cumhurbaşkanı olması hayal demektir. Bu gerçeği gören siyasi partiler seçim ittifakları yapmaktadır. Bir sonraki yazımızda yukarıda belirttiğimiz ittifakları enine boyuna inceleyeceğiz. Aradığımız soruların ana başlıkları ile bu yazımızı tamamlıyoruz.

İttifakları oluşturan partilerin siyasal düşünceleri nedir, niye ittifak yapıyorlar, parti mensupları genel merkezlerinin aldığı bu ittifak kararını destekliyor mu, Cumhurbaşkanı adayları kim, niye aday belirleyemiyorlar.