Türkiye önümüzde ki günlerde yapacağı seçim ile hem Cumhurbaşkanını ve hem de parlamentoda görev yapacak milletvekillerini seçecek. Bu seçim siyasi partilerin kendi politik hesapları doğrultusunda oluşturulan ittifakların seçimi olacak daha önce ki yazılarımızda bu ittifaklarda yer alan partileri belirlemiştik.

                Bu yazımızda bu ittifaklar Türk Milletine neyi vaat ediyor, nasıl yapılacağını ifade ediyor ve kiminle yapılacağına dair bilgiler veriyor. Siyasi partilerde görev yapanlar neyi ne için istiyor. Bunları inceleyerek ittifaklarda yer almış siyasi partilerin ne dedikleri ile ne yaptıkları arasında ki farklılıklara bakacağız.

                Millet İttifakı; Cumhuriyet Halk Partisi, İyi Parti, Saadet Partisi, Gelecek Partisi, Deva Partisi ve Demokrat Parti tarafından oluşturulan bir ittifak. Son yapılan yerel seçimlerde bu ittifaka Halkların Demokratik Partisi de destek vererek özellikle büyükşehir belediye başkanlıklarının kazanılmasında önemli bir rol oynamıştır. Ancak, Halkların Demokratik Partisinin PKK terör örgütü ile açıktan ve bağıra bağıra kurduğu ilişkiler nedeni ile ittifakın İyi Parti kanadı uzunca bir süre böyle bir ittifakın yapılmadığını beyan etmiş ama Halkların Demokratik Partisinin yöneticileri tarafından yapılan açıklamalardan bu ittifakın yapıldığı doğrulanmıştır.

                Bu ittifakın en belirleyici partisi olan CUMHURİYET HALK PARTİSİ, sosyalist bir düşünce dünyasına sahip, merhum Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK’ten sonra seçmen iradesini yok sayarak ihtilallerle anılmış, ihtilalcileri desteklemiş hatta ihtilale zemin hazırlamak için var gücü ile çalışmış İktidar olduğu dönemlerde Türk Milletinin hem kültürüne ve hem de inancına aykırı davranışlar sergileyerek bunu da ATATÜRKCÜLÜK adına yaptığını savunarak vatandaşların ATATÜRK’e karşı duydukları sevgi ve saygınında azalmasına neden olmuştur.

                Bu ittifaktan CHP.liler ne bekliyor aranılan sorunun cevabını bulmaya çalışalım. Türkiye genelinde %30 bir oya sahip olan sosyal demokratlar yeni düzenleme ile Cumhurbaşkanı seçilebilmeleri için %51 oya ulaşmaları gerekmektedir. Bunun için de mevcut partiler ile ittifak yapmaları şart. İşte yazımıza başlık olan BİZANS oyunları burada başlıyor. Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Sn. Kemal KILIÇTAROĞLU, Sn.Deniz BAYKAL’a kurulan bir kaset kumpası sonucu parti genel başkanlığına gelmiş, günümüze kadar bu olayın aydınlatılması için hiçbir çalışma yapmamıştır. Partide halen her katmanda görev yapanlar Sn.KILIÇTAROĞLU’nu Cumhurbaşkanı adayı yapabilmek için tüm güçleri ile çalışmaktadırlar. Bunun sebebi Sn.KILIÇTAROĞLU’nun Cumhurbaşkanı seçilmesi değil, Sn.KILIÇTAROĞLU seçilirse boşaltacağı Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanlık koltuğuna talip olmaları. Sn.KILIÇTAROĞLU seçilemese seçim kaybetmiş bir genel başkan olduğu için ilk yapılacak kurultayda onun koltuğuna oturmak.

                Bunun için parti içerisinden daha düne kadar Türkiye’de yaşamalarını bile çok gördükleri Saadet Partisi ve seçmenleri ile yapılan ittifaka ses çıkarmamaktadırlar. 1960 idam sehpasına gönderdikleri merhum Adnan MENDERES’in partisi ile ittifak kurulmasına ses çıkarmamaktadırlar. Her konuşmalarında HDP.nin kürtcülük üzerinden bölücülük yapmalarına ses çıkarmayarak onlara verdikleri siyasi destek ile PKK.nın varlığını sürdürmesine katkı sunmakta, Türk Silahlı Kuvvetlerinin sınır ötesi harekatları için mecliste onay vermedikleri gibi oralarda yapılan terörle mücadele operasyonlarını da sık sık eleştirmektedirler.

                Bir garip durum da özellikle son yerel seçimlerde HDP.ninde desteğini alarak seçilen Büyükşehir Belediye Başkalarının davranışlarında yaşanmaktadır. Öne çıkan iki isim MHP.den İP.ye geçmiş, CHP parti logosu ile seçime girmiş ve HDP.nin oyları ile belediye başkanı seçilmiş Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur YAVAŞ ve seçimleri kazandığının ertesi günü parti genel başkanlık koltuğuna gözünü dikmiş, bunun için bu güne kadar belediyecilik adına hiçbir icraatla anılmayarak hep Cumhurbaşkanlığı için potansiyel aday olarak ismi anılan Ekrem İMAMOĞLU.

                Hatta daha da ilginç yanı mensup oldukları Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Sn.KILIÇTAROĞLU Cumhurbaşkanı adayı olacağını zımni olarak beyan etmesine ve CHP.li belediye başkanlarının görevlerine devam edeceklerini açıklamasına rağmen, İP Genel Başkanı Meral AKŞENER durumdan vazife çıkararak bir başka partinin iç işlerine karışarak yine o partinin mensuplarını kendi genel başkanlarının karşısına Cumhurbaşkanı adayı olarak hazırlamak istemesine rağmen bu konu da hiçbir CHP.lilerden itiraz gelmemiştir.

                Seçildiği günden beri CHP.yi rüzgarın önünde savrulan bir yaprak gibi oradan oraya savuran Sn.KILIÇTAROĞLU, merhum Erdal İNÖNÜ döneminde DEP.li milletvekillerini meclise taşıdığı gibi CHP.de İP.yi meclise taşımış, şimdi de karşısında CHP.nin iç işlerine karışmasına rağmen bu konu hakkında söz söyleyenleri fena çarparım diyebilen Meral AKŞENER karşısında sus pus olmuştur.

                Genel Başkanı olduğu belediye başkanları başka ülkelerin büyükelçileri ile kendisinden habersiz görüşmeler yapmasına rağmen hiçbir işlem yapamamıştır. Şimdi de bir koltuk uğruna partisinin sahip olduğu milletvekili koltuklarını %0,1- %0,5- %1 gibi oy oranları olan partilere dağıtarak kendi parti mensuplarının geleceğini yok saymaktadır. Hatta daha da ileri giderek kazanması halinde Cumhurbaşkanlığı yetkilerini taban tabana zıt olduğu düne kadar hükümetteki icraatlarını acımasızca eleştirdiği Ahmet DAVUTOĞLU ve Ali BABACAN ile bu yetkisini paylaşmakta bir mahsur görmemektedir.

                Öyle bir tablo oluştu ki, bir seçim kazanmak uğruna Türk İşadamlarını tehdit etmiş, yatırımcıları tehdit etmiş, devletin kurumlarını tehdit etmiş, Türk Silahlı Kuvvetlerini tehdit etmiş Türkiye Cumhuriyeti Devletini uluslararası arenada başka ülkelere şikâyet etmiştir. Vatandaşa hizmeti esas alması gereken bir siyasi parti Türkiye Cumhuriyetinin aleyhine ne kadar açıklama yapan kurum, kuruluş, topluluk, grup ve kişi var ise onlarla iş birliği yapmaktan imtina etmemiştir.

                Millete hizmet edecek bir makama talip olmasına rağmen bu güne kadar içinden geçmekte olduğumuz ekonomik sıkıntıyı suistimal etmekten başka hiçbir konuyu gündeme getirememektedir. Yani dış politika ile ilgili bir beyanı yoktur. Teknoloji ile ilgili bir çalışmadan bahsetmemektedir. Terörle mücadelede ortaya bir program koyamamaktadır. Kısaca hizmet anlamında hiçbir programdan bahsetmeyen Sn.KILIÇTAROĞLU oturduğu koltuğa göz dikmiş birileri tarafından sürekli aday yapılmak istenmektedir.

                Millet ittifakının belirleyici ikinci ortağı benim de sık sık minik ortak diye tanımladığım İyi Parti neler yapıyor. Öncelikle şunu belirtelim ki bu partinin kurucularından şimdi başka bir partide siyaset yapan Ümit ÖZDAĞ’ın ayrılırken parti yönetimi ile ilgili zehir zemberek açıklamalar hala zihinlerimizde durmaktadır. Hem Ümit ÖZDAĞ, hem Meral AKŞENER ve hem Koray AYDIN Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanlığına talipli olmuşlar Türk Milliyetçilerini ikna edemedikleri için bu seçimleri kaybetmişler, yetkisiz mahkemelerden aldıkları kararlar ile partiyi ele geçirmeye çalışmışlar, başaramamışlar ve nihayet ayrılarak başka bir parti kurmuşlardır. Partinin Genel Başkanlık görevini yürüten Meral AKŞENER kimi zaman kadın olmanın avantajını kullanarak, kimi zaman anne olmanın avantajlarını kullanarak CHP.nin verdiği destek ile seçime girmiş ama %9 oy alarak baraj altında kalmış, ittifak yaptığı için meclise girebilmiştir.

                Devamında kurucularının büyük bir bölümü partiden istifa etmiş, yine seçimlerde ittifak yaptıkları HDP aleyhine beyanlarda bulunan milletvekilleri yönetim organlarından uzaklaştırılmış parti Türk Kültüründen ve İslam inancından uzaklaşmaya başlamıştır.

                Kurmaya çalıştıkları oyunlar ile Milliyetçi Hareket Partisini ele geçiremeyenler şimdi de Türkiye üzerine oyunlar oynamaktadırlar. Türkiye’nin bir bölümünde ay yıldızlı bayrak yerine bir başka bayrak altında yaşamak isteyen HDP ile ittifak etmekten çekinmeyen parti yönetimi Türkiye düşmanı emperyal devletlerin istek ve taleplerini siyasi arena temsil makamı olmuşlardır. Sürekli Türk Mahkemeleri tarafından suçlu bulunarak hapishanede tutulan terör destekçisi Selahattin DEMİRTAŞ ve Gezi Parkı olayları nedeni ile tutuklu bulunan Osman KAVALA’nın bırakılması için açıklamalar yapan İP bundan geri adım atmamaktadır.

                Anayasa’dan Türk kavramının çıkartılmasını isteyen Ali BACAN ile ittifak kurmaktan hicap duymayan parti yönetimi sahalara çıktığında Türk Milliyetçiliğinden bahsedebilmektedir. Sırtımızı dağdaki PKK.ya dayadık diyen HDP.nin kapatılması kararına itiraz edebilmektedir. Hafızlık eğitimi gençlerin beyinlerini uyuşturuyor diyen CHP.ile aynı masa etrafında oturan bir parti yönetimi İslam adına meydanlarda nutuk atabiliyor. Şehit bacısına küfreden milletvekiline bir müeyyide uygulayamayan parti yönetimi yine CHP gibi ekonominin dışında bu güne kadar hiçbir konuda açıklama yapmamıştır. HDP aleyhine açıklamalarda bulunan Yavuz AĞIRALİOĞLU’nu parti yönetiminden uzaklaştıran Meral AKŞENER eşcinseller için özgürlük isteyen Bahadır ERDEM ile ilgili hiçbir işlem yapmamıştır.

                Birbirlerine inanıp güvenemedikleri için seçilecek Cumhurbaşkanı üzerinde 6 siyasi partinin genel başkanları tarafından oluşturulacak bir kurul düşünen bu oluşumun yarın Türkiye’nin uluslararası arenada temsilcisi olan ve yine kendileri tarafından belirlenecek olan Cumhurbaşkanına da güven duymamaları vatandaş tarafından sorgulanmaktadır. Her söylemleri doğruluk, dürüstlük, ahlak, yeterlilik gibi süslü püslü kelimeler ile dolu beyanları kendilerinden başka kimseye inanamayan, güvenmeyen düşüncelerinin gölgesinde vatandaşa da güven vermemektedir.

                İyi Partide hiç konuşulmayan bir olgu da Meral AKŞENER’in olası bir seçim kaybında istifasının istenerek yerine Koray AYDIN’ın genel başkanlığa getirilmesi. İktidara yürüyen Milliyetçi Hareket Partisini bölerek gücünü zayıflatanlar şimdi de Cumhuriyetin ikinci yüzyılında LİDER ÜLKE Türkiye hedefi için çalışanları durdurmak ve mümkün ise bölmek. Onun için millete hizmet ile ilgili bir düşünceleri yok dert dertleri bir koltuk bulmak. Ama genel başkanlık koltuğu ama milletvekilliği koltuğu.

                Bunun içindir ki önümüzdeki seçimler bölenler ile bilenlerin seçimi olacak.

                Bunun içindir ki önümüzdeki seçimler Türk Milletine hizmeti hakka hizmet olarak görenler ile Türk Devletinin Makamlarını paylaşmak isteyenlerin seçimi olacak.

                Bunun içidir ki dünyada söz sahibi olan Türkiye’yi daha ileriye taşıyacaklar ile Türkiye’nin ilerlemesini tehdit olarak görenlerin maşalarının seçimi olacak.

                Bunun içindir ki Cumhur İttifakı ile Amerikan’ın seçimi olacak.

                Bunun içindir ki Cumhur İttifakı ile Avrupa Birliği Ülkelerinin seçimi olacak.

                Bunun içindir ki Türkiye için canından vazgeçenler ile Türkiye’yi bir masada paylaşanların seçimi olacak.

                Ya Türkiye’ye düşman olanları daha çok korkutacağız ya Türkiye’yi mandaya teslim edeceğiz.

                Karar büyük Türk Milletinin.