İslam ahlakında ve Türk kültüründe toplumun temel taşını oluşturan kurumun adı ailedir. Günümüzde halen taraftarı olan tüm semavi inançlarda aile hayatına ve onun mahremine ilişkin çok sayıda vahiyler vardır.

Yar kelimesi farsça kökenli olup cümle içerisinde ki kullanımına göre anlam kazanmaktadır.

Yar; eş, sevgili, dost, yardımcı, uçurum, derinlik gibi birbirinden çok farklı tanımlanmaktadır.

Kimi zaman mecazi anlamlarda da kullanılmış yar kelimesi. Yaşanılan aile hayatının yarısı ya da hayata yeni başlamış ailelerin yarınları olarak da anlamlandırılmıştır.

Bizim toplumsal hayatımızda yar; eş, hanım olarak ifade edilmiş ve genellikle de ata erkil bir toplum olduğumuz için kadınlar için kullanılmıştır.

Bir ömrü paylaştığımız, acı ve tatlı günlerin sırdaşı, üzüntünün dert ortağı, sevincin paydaşı, zor günlerin sığınılacak limanı, güzel günlerin neşesi olarak aile hayatının bir parçası olan kadından bahsetmek istiyoruz bu gün.

Doğumunda ailenin kızı olur o, evin temizliği, mutfağın aşçısı olur, kimse halini hatırını sormaz. Evlenir ailenin gelini olur, doğum sonrası çocukların annesi olur kimse bir ihtiyacı olup olmadığını sormaz. Çocuklarını evlendirir nine olur, babaanne, anneanne olur kimse mutlumusun demez, torunların emanetçisi olur.

Yaşlanır kimse ne düşündüğünü sormaz. Hatta hiç fikri de sorulmaz ve bir süre sonra aileye yük olduğu düşünülür. Maalesef hayat onu ölümü bekleyen bir birey haline dönüştürür.

Oysa ne güzel başlamıştır hayat değil mi. geleceğe ait düşünceleri, umutları, heyecanları, hayalleri vardır onların. Baba ocağının sıcaklığını bulacağı bir evlilik, anne şefkatini hissedeceği bir aile ocağı, mutluluğun ve huzurun yaşandığı bir ömür süslemektedir onun düşüncelerini.

Batı medeniyetsizliğinin kadını bir cinsel obje haline getiren, ticari meta haline sokan ve onu sahte, yapmacık, bir gecelik hayvani arzuların mezesi haline sokmaya çalışan 14 Şubat sevgililer günü gibi bağlamından ve yaratılma amacından çıkaran bir kültür erozyonu ile yine karşı karşıyayız.

Bir demet çiçek ile satın alınan hayatlar, bir gecelik yemek ile karartılan ömürler, şişkonun çocuklarının mutluluğu için heba edilen yaşamlar çağdaşlığın ve ilericiliğin bir ifadesi olarak sunulmaya çalışılmaktadır.

Bu karanlık ruhlu toplumlar işlenen günahların utancından kurtulmak için sözüm ona sevgililer günü adı altında mutlu bir ömür üzerine yemin edip söz vererek hayata başlayanlara kendilerine göre monoton bir yaşamın dışında yeni heyecanlar, yeni arayışlar ve yeni mutlu olmanın yollarını sunduklarını söylemektedirler.

Oysa İslam ahlakı ve Türk kültürü bir gecelik değil bir ömürlük sevgi ve mutluluk sunmaktadır aile bireylerine. Aile ile başlayan toplum ile çepeçevre kuşatılan, saygının, sevginin, nezaketin ve merhametin zirve yaptığı bir dünyayı ifade etmektedir bizim hayallerimiz.

İslam dini aile hayatının değerini ve yüceliğini sevgili peygamberimiz ve Hz.Muhammed’in (SAV) şu hadisi ile ‘’CENNET ANNELERİN AYAKLARI ALTINDADIR’’ bize bildirmede ve İslam ahlakı üzerine bir yaşamı olan kadının yerinin CENNET olduğunu ifade etmiştir.

Yine Türk töresinde hiçbir zaman kadın ikinci sınıf olarak görülmemiş, ailenin bir yarısı hatta yönetim organizasyonunda hakanın yanında ve kimi zaman da hakanın yerinde görev yapmıştır.

İnsan yaşamında bu kadar önemli bir yere sahip yâriniz aklınıza geldiğinde eğer içiniz titremiyorsa, onun masumiyeti ve mahzunluğunu hissetmiyorsanız, yokluğunda yaşamınızın bir tarafının eksik olduğunu anlamıyorsanız sevginizi sorgulayın.

Yoklukta, zorlukta, acı günlerde, zor zamanlarda velhasıl hayatınızın her anında hemen yanı başınızda gördüğünüz, nefesi ile ısındığınız, dokunuşu ile her gün yeni bir mutluluğa uyandığınız eşlerinize yaşarken, gözlerinin içine baka baka tüm içtenliğinizle sevdiğinizi söyleyiniz.

Mezarının başında ağlayarak değil, yaşarken onu mutlu ederek sevginizi gösteriniz. Hemen bu gün hatta hemen şimdi okur okumaz onlara koşun, sevdiklerinize gidin, onların sizin için ne kadar değerli olduklarını hissettirin. Onlarsız bir hayatı düşünemediğinizi gösterin. Hadi hemen şimdi, okumanız biter bitmez tüm saflığı ve tüm temiz duygularınızla tüm sevdiklerinize ne kadar sevdiğinizi söyleyin.

Sevdiklerinizi ve sevdiğinizi sadece 14 Şubatlarda değil yaşamın her bölümünde, hayatın her anında, aldığınız her neferse, attığınız her adımda hatırlayın ve onlarla yaşayın. İşte o zaman hayat bir anlam ifade edecektir. Sarhoş masalarında bir gecelik meze yerine aile sıcaklığı ile bir ömür mutluluk için, iğrenç emellerin ve arzuların paydaşı olmak yerine anne, baba, kardeş, eş ve çocuklarınızla bir ömre paydaş olmak için, birilerinin hayvani ihtiraslarını gidermek yerine size her zaman kucak açan dostlarınızla birlikte yaşamak için sizi sevenleri sevin. Bir gece değil bir ömür sevin.

İNSAN GÜZEL BULDUĞUNU DEĞİL, SEVDİĞİNİ GÜZEL BULUR.