Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK, Türk Gençliğine Hitabesinde ‘’ ……Bütün bu şeraitten daha elim ve daha vahim olmak üzere, memleketin dâhilinde iktidara sahip olanlar, gaflet ve dalalet ve hatta hıyanet içinde bulunabilirler. Hatta bu iktidar sahipleri, şahsi menfaatlerini müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler………’’ demiştir.

GAFLET : Aymazlık anlamında da kullanılan, hata yapmak, yanlış yapmak veya sorumsuz davranmak gibi ifadelerle anlatılan bir kelimedir.

DALALET : Doğru yoldan ayrılma, sapkınlık, sapınç gibi ifadeler ile bir kişinin doğru yoldan ayrılması olarak tanımlanmıştır.

İHANET : Genellikle ihanet, rakip bir grubu veya kişiyi destekleme eylemidir veya bir tarafın diğerlerinden daha önce karar verdiği veya varsayılan normlardan tamamen kopmasıdır. Başkalarına ihanet eden birine hain denmiştir.

Her iktidar sahibini kendi egemenlik alanı içerisinde yapmış olduğu faaliyetlerinin bütününe bakarak, onunla ile ilgili yukarıdaki kanaatlerimizi oluştururuz.

Gazi Türk Gençliğine Hitabesinde; kendinden önce yaşananları inceleyerek mi, kendi yaşadığı dönemde yaşadıkları olaylar sonucu mu veya kendinden sonra yaşanacakları öngörerek mi bunları söylemiştir, net bir bilgimiz yok. Memleketin dahilinde iktidara sahip olanlar tanımı doğrudan Padişahlar mı, onun yönetimin de görev alan makam sahipleri mi, kendi döneminde makam sahibi yaptıklarımı bu hitabenin yazılmasına neden olmuştur, bilemiyoruz.

Yazımıza konu başlığı ettiğimiz kelimeleri bağlamından koparmadan günümüz siyasetine ve özellikle Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekili seçimleri özelinde değerlendirdiğimizde Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK tarafından kurulan bir partinin (CUMHURİYET HALK PARTİSİ), Türkiye’yi yönetmeğe talip kadroları ile seçim süreci içerisinde koyduğu hedefe ulaşmak için yaptıkları ve seçim sonrası kamuoyuna yansıyan ve devam edeceği anlaşılan olaylar bize niye seçimi kaybettiklerini anlatıyor.

Türk Milleti seçimini yaparken dününü iyi okuyan, bu gününü iyi yöneten ve yarınlarını iyi planlayan sonucunda da bir güven oluşturan siyasi kadroları tercih etmektedir. İşte seçimlerdeki tılsımlı kelime GÜVEN olarak ortaya çıkmaktadır. Onun içindir ki Türk Milleti geçtiğimiz seçimlerde tercihini Cumhur İttifakı ve Sn. Recep Tayyip ERDOĞAN’ın lehinde kullanmıştır.

Ekonomiye ait görüşleri farklı, yönetmeye ait düşünceleri farklı, para politikaları farklı, adalet ve hukuk anlayışları farklı, yaşam tarzları ve inanç değerleri farklı partileri bir araya getirerek oluşturulan MİLLET İTTİFAKI, seçmene sadece Recep Tayyip ERDOĞAN (Tek adam) gitmelidir söylemlerini özne yapmış ve seçimlere gitmiştir.

Peki, Sn. Recep Tayyip ERDOĞAN’ın gitmesini başka kimler istemiştir. ABD istemiştir, AB ülkeleri istemiştir. Terör örgütleri istemiştir. Türk’e ve Türkiye’ye düşman olanlar istemiştir. İslam’a düşman olanlar istemiştir. İşte tüm bu şer güçlerin hapse atarak iktidarını engelleyemedikleri Sn. Recep Tayyip ERDOĞAN’ı, muhtıralarla yormak istemişler, geçmişte olduğu gibi ihtilal tehditleri ile göndermek istemişler, sivil itaatsizliklerle engellemek istemişler, ekonomik manipülasyonlarla göndermek istemişler, tüm bunlardan sonuç alamayınca askeri kalkışma ile canına kast etmişlerdir ama, öyle bir destekçisi vardır ki, siyasi kumpaslarla ele geçiremedikleri Milliyetçi Hareket Partisi ve onun ömrünü Türk Milliyetçiliğine adamış lideri Sn. Devlet BAHÇELİ dir.

Türk Milletinin istiklal ve istikbalinin tehdit edildiğini ilk ve tek okuyan kişidir Sn. Devlet BAHÇELİ ve tereddütsüz, ÖNCE ÜLKEM diyerek geçmişteki politikalarını acımasızca eleştirdiği Sn. Recep Tayyip ERDOĞAN ve AKPARTİ iktidarına destek vermiştir. İşte CUMHUR İTTİFAKI böyle doğmuştur. Karşılık beklemeden, makam ve mevki sevdası olmadan, çıkar ilişkisi kurulmadan, dünyevi hiçbir beklenti içerisine girmeden kurulmuştur bu ittifak.

Peki, MİLLET İTTİFAKI böyle mi kurulmuştur. Biri ben başbakan olacağım diyerek girmiştir bu ittifaka. Diğerleri Cumhurbaşkanlığı yardımcılığı makamını milletin istiklal ve istikbalinin önüne koymuş, bulanan suda balık tutmak isteyen iki kişi var ki apayrı bir yazı gerekir. Avrupa’nın altın çocukları milletin kendilerine emanet ettiği şehirleri unutmuşlar diğerleri gibi Cumhurbaşkanlığı yardımcılığı rüyası görmeye başlamışlardır. Onlar için millete hizmet önemli değil taşıdıkları sıfatların büyüklüğü önemlidir. Çünkü onlar için millete verdikleri söz önemli değil, Avrupalılara verdikleri söz önemlidir. Tüm bu denklemin orta merkezinde Sn. Kemal KILIÇTAROĞLU, Cumhurbaşkanı olabilmek için millete ait makamları seçmenden alacağı oy için dağıtmaya başlamıştır. Gaflet böyle başlamıştır. Sn. Recep Tayyip ERDOĞAN’ı göndermek için MHP ve AKPARTİ’ye ihanet edenleri bir masa etrafında toplayan AVRUPA, sakız gibi çiğneyecekleri TEK ADAM İKTİDARI yaftasını vurdukları iktidarın karşısına bu tek dertleri koltuk hırsı olanları çabuk bulmuşlar ve seçim süresi içerisinde de iyi yönetmişlerdir.

İşte bu gaflet; Sn.KILIÇTAROĞLU’na İP.nin başkanı Meral AKŞENER’in yönettiği partinin iç işlerine karışmasına ses çıkartamamasına neden olmuş, yine bu gaflet kandilde yuvalanmış terör örgütünün kendi lehine destek açıklamalarını görmezden gelmesine sebep olmuş en önemlisi de koltuğunda oturduğu ve yönettiği partinin kurucusu olan Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK’ün ilkelerinden ve koyduğu hedeflerden uzaklaşmasına sebep olmuştur. Öyle bir gaflettir ki, devletin üniter yapısına savaş açan HADEP’e, savunma sanayine dokunacağız diyen DEVA’ya, her türlü ilkesizliği siyaset sahnesine taşımış İP. ye bir koltuk uğruna ses çıkarmamıştır.

Bu gafletin sonucu Dalalete düşmüştür Sn. KILIÇTAROĞLU. CHP.nin ilkelerinden uzaklaşmış, toplumun gerçeklerinden kopmuş, gözünün önünde yaşananları görememiş, yıllarca kendi partisini iktidar yapmak isteyen teşkilat mensuplarını yok sayarak siyaseten yok denilebilecek siyasi partilere devletin makam ve koltuklarını dağıtmıştır. Gazi Mustafa Kemal’in partisinde onun koyduğu ilkelere sarılarak, onun gösterdiği hedeflere koşması gereken Sn.KILIÇTAROĞLU, bu yoldan ayrılmış, bir koltuk için yüz yıllık politikalardan vazgeçerek doğru yoldan ayrılmıştır.

İşte tüm bu yaşananların sonucu ihaneti getirmiştir. Peki, nedir bu ihanet, Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK’ün yolundan ayrılması onun aziz hatırasına ihanettir. Onun ilkelerinde vazgeçmesi ve bunun yerine ABD ve AB ülkelerinin istek ve taleplerine yönelmesi bu memlekete ihanettir. HDP.nin yerel yönetimlerde özerklik talebine sessiz kalması bu vatana ihanettir. Savunma sanayinde marka olan bir şirketin yerine ABD menşeili bir firmanın desteklenmesi bu millete ihanettir. Sandık çuvallarının üzerinde sabahlayan CHP mensuplarının olması gereken 39 adet milletvekili koltuğunu, Sn.Recep Tayyip ERDOĞAN’ın gönderilmesinden başka hiçbir konuda fikir ve ideolojik birlikteliği olmayan partilere peşkeş çekmesi CHP.lilere ihanettir.

Şimdi tekrar GAZİ’nin sözlerini hatırlayalım, ‘’ ….bu iktidar sahipleri, şahsi menfaatlerini müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler….’’ Sn.KILIÇTAROĞLU, Cumhurbaşkanı olabilmek için Ümit ÖZDAĞ ile gizli pazarlık yapmışmıdır, EVET. Avrupalı devletlerin Cumhurbaşkanı yardımcısı yapmasını istedikleri 2 belediye başkanını Cumhurbaşkanı yardımcısı yapacak mı idi, EVET. Eğer seçilse idi sınır ötesi harekâtları durduracak mı idi, EVET. Kıbrıs’ta bulunan Türk Askerine işgalci diyen bir CHP.liyi Dışişleri Bakanı yapacak mı idi, EVET.

Peki, Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK’ün dediği gibi CHP’de iktidar sahibi olan ve Türkiye’de iktidara talip olan Sn. Kemal KILIÇTAROĞLU, bir koltuk için GAFLET, DALALET ve İHANET içinde olmuşmudur?

 

TAKDİR AZİZ TÜRK MİLLETİNİN

Benim çok sevdiğim koca yürekli şairimizin sözü ile bitirelim.

Güvenmek aldanmaktır.. ölçü-tartı izafî

Mert-namert, güzel-çirkin, eksi-artı izafî

Çoğunun cebindeki kimlik kartı izafî

 

Kim kimdir? Kim kim değil? Anlamak ve bilmek zor

Oynanan komediye gül diyorlar, gülmek zor.

(KARAKOÇ)