Taşıdığım ülkücü sorumluluk nedeniyle ülkemizde milliyetçilikle muhafazakarlığın iç içe olduğunu bilmeyen, bunların etle tırnak gibi olduğunu algılayamayan, içinde maneviyatı barındırmayan bir milliyetçiliğin halk tarafından CHP'yle aynı kategoride değerlendirildiğini fark edemeyen bir siyaset tarzıyla bu hareketi iktidara taşıyamayız.

Her türlü görevlendirmenin sadakat esasına göre değil, liyakat esasına göre yapılmasını, istişare ve karar organlarının gerçek amacına uygun kullanılmasını, seçmende oluşan "CHP'lileşme" algısını giderecek ülkücülüğe özgün siyaset anlayışına tekrar kavuşulmasını ümit ediyorum.

Hiçbir art niyet taşımadan yukarıda sıralamış olduğum düşünce ve teklifler sadece şahsıma değil, aynı zamanda sizden bu konuda hareket bekleyen ülkücü tabana aittir.’’

Biz muhtemel ki, bu satırların sahibi kadar Türk Milliyetçiliğini bilemeyiz(!) ama; edebimizi, yerimizi ve haddimizi biliriz.

Hiçbir kelimesine katılmadığım bu satırlar dönemin Milliyetçi Hareket Partisi Merkez Yürütme Kurulu Üyesi şimdilerde Cumhuriyet Halk Partisinin Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı görevini yürüten zata aittir.

Bu zat, Milliyetçi Hareket Partisinin Sayın Genel Başkanı Devlet BAHÇELİ’ye yazdığı mektubunda özetle diyor ki, ‘’hiçbir art niyetim olmadan, ülkücü tabanın sesi olma adına ve taşıdığım ülkücü sorumluluk gereği, liyakat esasına göre değil sadakat esasına göre şekillenen istişare ve karar organları CHP.lileşen Milliyetçi Hareket Partisini iktidara taşıyamaz.’’

Turancılık davası ile TABUTLUKLARDA İŞKENCEYE TABİ TUTULMUŞ bir hareketin milliyetçiliğini sorgulayan bu kafa yapısı KANIMIZ AKSADA ZAFER İSLAMIN sloganları ile Ankara sokakları inim inim inlerken bu zat nerede yaşıyor idi bilmiyoruz. Bunları bilmeyen bu zat Milliyetçi Hareketin kadrolarını milliyetçilikle muhafazakarlığın iç içe olduğunu bilmeyen, bunların etle tırnak gibi olduğunu algılayamayan birileri olduğunu zannetmiş, zavallı.

Bu mektubun öznesi dönemin kadrolarının Türk Milliyetçiliğini iktidara taşımada yetersiz oldukları görüşü ve yine dönemin genel merkez yöneticilerinin (Sn.Genel Başkan dahil) uyguladıkları siyasetle Milliyetçi Hareket Partisini CHP.lileştirdikleri iddiasıdır. Bir başka suçlaması da partinin kadrolarının liyakat esasına göre değil sadakat esasına göre oluşturulduğu suçlamasıdır.

İddiaları özetleyecek olursak;

- MHP.yi CHP.lileştiriyorsunuz?

- Milliyetçi Hareket Partisinin karar organlarını liyakat esasına göre değil sadakat esasına göre yapılandırıyorsunuz?

- Milliyetçi Hareket Partisini iktidara taşımada yetersizsiniz?

Milliyetçi Hareket Partisini CHP.lileştirildi suçlaması işle eleştiren bu zat, Milliyetçi Hareket Partisinden istifa eder, daha yazının mürekkebi kurumadan gidip Cumhuriyet Halk Partisine katılır. İlahi adalet mi desek, düşkünlük mü desek, aymazlık mı desek bilmiyorum ama bildiğim bir şey var; bu davranış ÜLKÜCÜ SORUMLULUK ve ÜLKÜCÜ duruş değildir.

Hiçbir zaman Milliyetçi Harekete aidiyet duygusu ile bağlanamayanlardan sadakat beklemek beyhude bir düşüncedir ki; beyefendide sıradan bir Avukat iken kendini Beypazarı Belediye Başkanlığına taşıyan bu kutlu davaya sadakat yerine nefsinin esiri olarak liyakati aramış ve sonunda ait olduğu yere gitmiştir. Buna rağmen Türk Milliyetçiliği fikri ile ortalıkta dolaşan bu zat muhafazakarlık tanımını da hiç mi hiç anlayamamıştır. İnsanlardan cennete girecek olan ilk kişinin Hz.EBUBEKİR olduğu Allah’ın sevgili habibi Hz.Muhammed Mustafa (SAV) tarafından bildirilmiştir. İşte bu müjdeye mazhar olan kişi Müslüman olduktan sonra Ebubekir Sıddık adıyla anılmıştır. Bunu bile öğrenemeyen CHP.li Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı bu zat, elbette sadakat yerine liyakati esas alır. Yaşamının hiçbir döneminde Türk Milliyetçiliğine aidiyet duymamıştır.

Bu zatın son suçlaması ne idi hatırlayalım; Milliyetçi Hareket Partisinin lideri ve kadroları bu kutlu davayı iktidara taşımada yetersizmiş.

Şimdi bu paragraftan sonrasını ben Türk Milliyetçisiyim diyen kardeşlerimin ve ÜLKÜCÜLERİN dikkatine sunmak istiyorum.

2019 yılı mahalli seçimlerinde bölücülerin oyları ile ABB Başkanlığı koltuğuna oturan bu zat, Mart 2024 seçimlerinde yine belediye başkanı olmak için CHP.den müracaatını yapmıştır. Bu zatın ABB Başkanlığına aday olmasının bizim açımızdan hiçbir sıkıntı yok. Yine bölücülerin oyları ile belki seçilir.

Ankara’da Türk Milliyetçilerinin iktidar olduğu 3 belediye var. Gölbaşı, Etimesgut ve Polatlı ilçeleri.

İşte Türk Milliyetçisi (!) olduğunu iddia eden ABB Başkanı bu beyefendi tek bir şartı var CHP.den istediği. Gölbaşı, Etimesgut ve Polatlı belediye başkan adaylarını kendisinin belirlemesi. Dikkat buyrun CHP.li Yenimahalle değil, AKPARTİ’li Mamak değil ya neresi Türk Milliyetçilerinin iktidar olduğu Gölbaşı, Etimesgut ve Polatlı ilçeleri.

Türk Milliyetçilerinin gece gündüz çalışarak bu ilçelerde iktidar yaptığı Milliyetçi Hareket Partisi bu beyefendinin hedefi haline gelmiş. Ne garip tir ki yine bu zat aynı kendisi gibi buralardan CHP listelerinden aday yapmak istediği piyonları da bulmuş. Bu isimler bizde mevcut ama şimdilik isimlerini yazmıyoruz. Bir başka garip durum Gölbaşı’nda yine Milliyetçi Hareket Partisinde siyaset yapmış ve bu kutlu dava tarafından belediye başkanlığına taşınmış bu uşak ruhlu insanlar da bu projede yer almaya hazırlar.

Milliyetçi Hareket Partisinin iktidar arayışı olmadığını söyleyen ABB Başkanı beyefendi yerelde Milliyetçi Hareketin iktidarına karşı savaş açmış durumda. Ben Türk Milliyetçilerinin bu oyuna gelmeyeceğine ve bu sefer hem ilçelerde hem Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimlerinde bu hesabı soracaklarına inanıyorum.

Televizyonların canlı yayınlarında bu 3 ilçede sözüm ona ÜLKÜCÜ kimliği olan ve Türk Milliyetçisi (!) olan bu şahsiyetsiz insanlar CHP listelerinden aday olup kazanmaları halinde istifa ederek eski partilerine döneceklermiş. İşte onun için yazımızın başlığı DEVŞİRME siyaseti olmuştur.

Hiçbir ÜLKÜCÜ devşirme olmaz, hiçbir ÜLKÜCÜ CHP.nin kuklası olmaz, hiçbir ÜLKÜCÜ CHP.ye basamak olmaz, hiçbir ÜLKÜCÜ davasına ve partisine hainlik yapmaz, hiçbir ÜLKÜCÜ Milliyetçi İktidarın karşısında yer almaz.

Türk Milliyetçilerinin iktidarını engellemek İHANETTİR.

Ankara’da bu İHANETİN adı Mansur YAVAŞ’tır.

Türk Milliyetçileri davasına İHANET etmez, Türk Milliyetçileri Liderine İHANET etmez.

Gölbaşı, Türk Milliyetçilerinin yuvası olmuştur.

Gölbaşı, Türk Milliyetçilerinin kalesi olmuştur.

Gölbaşı’nda CHP.ye payanda olmuş sözüm ona Türk Milliyetçilerine yer yoktur.

Gölbaşı’nda Türk Milliyetçilerinin iktidarını engelleyecek kurşun askerlere yer yoktur.

Gölbaşı’nda bölücülerin oyları ile belediye başkanlığı yapacak karakter yoksunu insan yoktur.

Hangi tür kirli oyun kurarlarsa kursunlar Türk Milliyetçileri bu oyunları bozarak iktidarlarını sürdüreceklerdir.

 

GÖLBAŞI’NDA TÜRK MİLLİYETÇİLERİNİN İKTİDARINI ENGELLEYECEK BİR GÜÇ YOKTUR.