Bir cümle bazen bir paragraf, bazen bir makale, bazen de bir kitabın özeti olabilir. Hatta yetmiş,  seksen yıllık bir yaşantıyı, mücadeleyi, başarıyı,  başarısızlığı veya bir ömrün finalini ifade eder. Biyolojik ömür, toplumsal ömür, mesleki ömür, ticari ömür velhasıl her konu ile ilgili sonu hazırlayan bir alt yapı vardır. Hepinizin malumu kişinin yaşamı boyunca hal, hareket ve davranışları o kişinin iç dünyasını ve kişiliğini yansıtır.

Atasözlerimiz, deyimlerimiz, türkülerimiz ve deyişlerimiz toplumumuzun derin irfanı sonucu ortaya çıkmış "Değerlerimiz" dir. Dolayısıyla toplumsal müktesebatımızın bir ürünüdür. Tecrübe ve hayat görüşü noktasında son derece kıymetli bir yere sahiptirler. Her türlü yön ve rota belirlerken baş ucu kitabımız ve kaynağımız olmuşlardır. Olmaya da devam edeceklerdir.

Evet "Arife günü kurbanlık beslenmez." Çünkü bugün yapılacak olan faaliyetin yarın sabahın bayram olduğu düşünülürse kurbanlık açısından hiçbir faydası yoktur. Sadece kurbanımızın fizyolojik ihtiyacını gidermiş oluruz. Bu durum bütün olaylara genellenebilir. Öğretim yılı boyunca derslerini ihmal eden öğrencinin durumu da aynıdır. Sınav gününe bir gün kala çalışılan dersin sınavın sonucunu ne derece etkileyeceğini sizlerin yorumuna bırakıyorum. Bu durum ilahi adalet anlayışımızı, tevekkül inancımızı ve fizik kurallarını da hesaba katarsak daha da netleşir. Ticari, siyasi, sosyal nasıl bir alanda koştuğumuzun farkında olarak yine Anadolu tabiriyle "Gereğini" yapmalıyız. Fiziki gerekleri yapmadan  sadece bir heves, hava  ve  nefsi arzularla her türlü durumumuzu sıkıntıya sokmayalım. Bir de nasipten öte bir şey yoktur. Yeri geldiğinde geri çekilmeyi, bükülemeyecek bileği öpmenin de bir erdem olduğunu unutmamalıyız.

Yine her sahada ömrü boyunca sürekli fedakârlık yapmış, söylediği her sözün bedelini maddi manevi ödemiş, attığı her adımın kendisine maliyetini bilerek yol yürümüş, hiçbir yol arkadaşını yarı yolda bırakmamış, kınayanların kınamasına aldırış etmeden inandığı doğrulardan, ilkelerinden ve mücadelesinden taviz vermeden bir hayat nizamı kurmuş kişiler toplumsal açıdan  "Beşeri Değerimiz"  dir. Bütün halka mal olmuş, toplumun çimentosudur.

Bu sebeple böylesine güzel hasletleri yaşayan ve yaşatan yüreği güzel insanlarımıza her sahada sahip çıkalım. Yapmadığı, yaşamadığı, bedelini ödemediği, imtihanını veremediği mevzularda ahkam kesen tiyatroculara itibar etmeyelim. Eline geçmemiş fırsatlarla ilgili esip gürlemek, insanların hoşuna gidecek beylik cümleler kurmak nefse hoş gelir. Zor olan erdemli bir davranışın reklamının, fotoğrafının ve en önemlisi tahsilatının peşine düşmemektir.

Konu başlığımıza dönersek; acizane tavsiyemiz tertipli, düzenli, disiplinli, sabırlı nerde ne zaman ne yapacağını ve ne yapmayacağını bilen, konuşmadan önce düşünmeyi, her türlü hal ve hareketini akıl süzgecinden geçiren, her hal ve şartta nezaketi ve zarafeti terk etmeyen, vefayı ve kadirşinaslığı her daim üstte tutan, kendini geliştiren, yeniliklere direnmeyen, hakkı olmayanı istemeyen, hakkı olanı da almasını bilen çalışkan ve dürüst, ilimden ve bilimden ayrılmayan ilkelerini terk etmeyen, bütün bunları iç bünyesinde içselleştirmiş, toplumun değerleriyle savaşmayan bu değerlerin yaşaması için efor sarf eden her nerede kim varsa meşrebine mensubiyetine ve aidiyetine bakmadan böylesine güzel ve anlamlı bir yol yürüdüğü için tebrik ediyorum.

Allah herkesin yolunu bahtını açık etsin gönlüne göre versin.

Selam ve muhabbetler…