Türkiye jeopolitik konumu, genç nüfus potansiyeli ve üretim kapasitesiyle ekonomisini daha da güçlü hale getirebilir. Bütün sektörlerin en büyük ve ortak problemi ‘’Nitelikli iş gücü ihtiyacıdır’’.

Sahada müşahede ediyoruz; sanayide, tarımda, turizmde ve hizmet sektöründe öncelikli sorun olan nitelikli iş gücü ihtiyacı her geçen gün işletmeleri ve üretimin kapasitesini olumsuz etkilemektedir. Geçen yıl verilerini incelediğimizde  görüyoruz ki 250 milyar dolarlık ihracatımız küçük dokunuşlar ile çok daha fazla artış gösterebilecek bir potansiyele sahiptir.

Bu nedenle bazı tespit ve çözüm önerilerini her platformda dile getirmenin gerekliliğine inanıyorum

İdeolojik gerekçelerle yapılan düzenlemeler ve değişiklikler maalesef ‘’Meslek Liselerini’’ ve mesleğe yönelecek gençlerimizin farklı alanlara yönelmelerine sebep olmuştur.. Yıllar önce yapılan bu düzenlemeler üretim alanında gerçekleşebilecek gelişmeleri olumsuz etkilemiştir. Nitelikli ve niteliksiz iş gücüne ihtiyaç  her geçen gün artmaktadır.

Ortada üniversite mezunu bir genç kitle her geçen gün  istihdam edilmeyi bekliyor. Bu konu toplumun her alanında sorumluluk makamında bulunanların, üniversitelerin, aydınlarımızın düşünülüp çözüm için adım atmaları gereken bir konudur.. Bir yerde  durdurulup ivedi bir şekilde çözümü için projeler ortaya konulmaz ise hem sosyal hem de ekonomik bir çok olumsuzluğu tetikleyecektir. Yani avantajımız olan genç nüfus ve genç beyinler aleyhimize dönüşebilecek bir hale gelebilir.

Ülkemizde bulunan kimilerine göre  5-6 milyon kimilerine göre de daha fazla sayıdaki yabancıların kayıt dışı çalışmaları bir gerçektir. Sanayi ve tarım başta olmak üzere bir çok sektörde bu insanlar yaklaşık 10 yıldır ülkemizde çalışmaktadır. Emek yoğun çalışılan bir çok sektörde yabancılar, sektörün vazgeçilmez iş gücü olmuşlardır.

Belirli bir tecrübeye sahip bu insanlar bugün kaçak olarak çalışmakta ve iş piyasasının da dengesini bozmaktadır. Sosyal güvencesi olmayan, ne zaman sınır dışı edileceğini bilmeyen, kanun önünde statüsü net olmayan bu kitle kurumsal yapılar hariç bütün sektörlerde üretimin bir parçası haline gelmiştir. Bu insanların birçoğu da ‘’Bekletme kamplarında’’ ve sınırda ne zaman sınır dışı edileceğini beklemektedir. Bugün sıkı bir denetimle bu çalışan yabancı uyruklu insanlar sınır dışı edilse üretimin halini düşünmek istemiyoruz. Böyle bir ‘’fiili durum’’ oluşmuşken çözüme yönelik herhangi bir düşüncenin ve yol haritasının olmadığını görmekteyiz.

Yasal bir zemin oluşturup, çalışan, iş üreten, çalışma iradesi ortaya koymuş olan bu insanları ‘’Firmalarımızın Kefaleti’’ ile üretim artışımızla doğru orantılı ‘’istihdam’’ etmeliyiz.

Öncelikli işimiz ülkemiz gençliğini ‘’meslek sahibi’’ yapmak ve bir an önce ‘’Katma değerli üretim’’ artışını gerçekleştirip, ihracatımızı artırmamız olmalıdır. Bunun yanı sıra kanun koyucu ve yasa uygulayıcılar hem fiili durumu hem de ticari hayatın ve üretimin olmazsa olmazı ‘’Firmalarımızı’’ ve sektörel STK’ların görüşlerini alıp mevcutta ülkemizde bulunan ve çalışan yabancı uyruklu insanlar ile ilgili net bir uygulama ve çözüm getirilmelidir.

Toplumun tüm paydaşlarının katılımı ile ilkokuldan başlayarak çocuklarımıza meslek öğretmenin önemini, mesleklerin kutsallığından ziyade emeğin, alın terinin ,helal lokmanın kutsallığını öğretmeliyiz. Kolay para kazanmanın, çalışmadan üretmeden refah düzeyini yakalamamızın imkansız olduğunu her platformda dile getirmeliyiz.

Eğitim alanında yapılan düzenlemelerin “reformların” sonuçlarının iyi düşünülmesi gerektiğini bir kez daha ifade etmek istiyorum. Toptancı yaklaşımlar ve tutumlar eğitimde her zaman doğru sonuçlar vermemektedir.

Her mesleğin bir öğrenme zamanı ve farklı bir süresi vardır. Meslek öğretiminde farklı yaş guruplarına uygun olarak kapsayıcı eğitim anlayışı içerisinde programlara ve planlamaya ihtiyaç vardır. Tüm bu düzenlemeler “çocuk işçiliğinin” önüne geçecek, işverenlerin ve emekçilerin haklarını koruyan yasal düzenlemeleri de içermelidir.

İyi bir planlama ile , hak edenin  hak ettiği ücreti aldığı sektörlerdeki aranan nitelikli iş gücüne kısa sürede ulaşılabilir.

Büyük ve güçlü Türkiye idealiyle, iş istihdamı ve katma değer üreten bütün firmalarımıza kazasız, belasız üretim artışları temenni ediyorum. Sanayicimize, çalışanlarımıza ve devletimize olan güvenimiz tamdır.