MHP Gölbaşı Belediye Meclis Grubu açıklamasında, “Bütün 10 Kasım’lar bu yüzden ulusça içinde bulunduğumuz mateme rağmen; Atatürk’ün fikirlerinin en iyi bir şekilde anlaşılarak tatbik edileceği günler olarak kalmalıdır” dedi.

Açıklamanın tamamı şu şekilde:

 “Siyasal önderlere, özellikle de bir vatanın kurtarıcısı ve bir ulusun kurucusu olarak kabul edilen bir öndere duyulan hayranlık ve özlem, kuşkusuz her kültürde karşımıza çıkabilir.

Bütün 10 Kasım’lar bu yüzden ulusça içinde bulunduğumuz mateme rağmen; Atatürk’ün fikirlerinin en iyi bir şekilde anlaşılarak tatbik edileceği günler olarak kalmalıdır.

Mustafa Kemal Atatürk’ün 10 Kasım 1938’de ebedi aleme intikal edişi hiç kuşku yok ki Türk ulusunu derin bir üzüntüye sevk etmiştir.

Yabancı bir devlet adamı Türk Milletinin o günkü halini şu sözlerle ifade etmiştir.

“TOPYEKÜN BİR MİLLETİN AĞLADIĞINI GÖRDÜM”

O’nun ani ve apansız aramızdan ayrılışı bütün Türk Milletini derinden sarsmakla kalmamış, dünya üzerinde diğer milletler arasında da büyük bir yankı uyandırmıştır. Atatürk’ün ölümünün hemen arkasından dünya liderleri tarafından yapılan tüm açıklamaların ortak noktası, O’nun dünyaya gelmiş çok nadir bir dahi olduğu, büyük devlet adamlığı ve diğer dünya milletlerine örnek olabilecek çalışmaları olmuştur.

Atatürk, reformcu ve ileriyi görebilen niteliklerinin yanında aynı zamanda büyük bir komutandır. Türk Milli Mücadelesine yön vermiş, milleti ile birlikte “ya istiklal ya ölüm” diyerek, zaferin kazanılmasında en büyük pay sahibi kuşkusuz ki o olmuştur.

İçine birçok şeyi sığdırdığı kısa yaşamının en son anına kadar memleketine hizmet etmiş olan bu büyük lider; “Benden sonra beni benimsemek isteyenler bu temel mihver üzerinde akıl ve ilmin rehberliğini kabul ederlerse, manevi mirasçılarım olurlar” diyerek kurduğu cumhuriyete sahip çıkılmasını ve bunun çok çalışılarak bilimde ileri bir seviyeye çıkılması suretiyle gerçekleşeceğini ifade etmiştir.

İşte, bütün 10 Kasım’lar bu yüzden ulusça içinde bulunduğumuz mateme rağmen; Atatürk’ün fikirlerinin en iyi bir şekilde anlaşılarak tatbik edileceği günler olarak kalmalıdır.

10 Kasım’larda bizler onu her seferinden daha da iyi anlayarak, düşüncelerinden en üst düzeyde istifade ederek, ilmin ve fennin ışığında ülkemiz ve milletimiz için daha iyi neler yapabiliriz sorusuna cevaplar aramalı ve de vakit geçirmeden hemen işe koyulmalıyız.

Her 10 Kasım atmosferinin ruhumuzda oluşturduğu kaçınılmaz hüzne rağmen, taşıdığı anlam bakımından bugünün büyük bir gün olduğu, onun izinde yürüyen ve ulaştığı noktayı daha ilerilere taşıyacak bir kuvvetin varlığını damarlarındaki asil kanda hissetmekte olan Türk evladı, kendisinden beklenen başarıyı elde etmektedir ve etmeye de devam edecektir.

Sayın Başkanım, değerli arkadaşlar, Atatürk'ün Türkiye Cumhuriyeti'ni kurarken söylediği su ifade son derece önemlidir; "Cumhuriyetin kuruluşu ne bir soy ne bir ideoloji ne de bir din üzerine kurulmuştur; cumhuriyeti Türk’ün kültürü üzerine kurduk."

Atatürk'e göre bir ulusu ulus yapan değerlerin başında tarih gelir. Uygulamalarında tarihin yerinin ayrı olduğunu belirtir. Çünkü tarih, ulusların hayatını ve sürekliliğini göstermektir. Tarihi olmayan uluslar sürekli olamamışlardır. Medeniyetler kuran ulusların sürekliliğini sağlayan tarih ve dil birliğidir. Tarih ve dil yaratamamış olan ulusların hiçbir şekilde iz bırakamadıkları bilinen bir gerçektir.

Kurtuluş Savaşı verilirken Atatürk'ün çevresindeki en yakın dostları O'na Amerikan mandası veya İngiliz mandası fikrini önerirken O, "bağımsızlık benim karakterimdir" demiştir. Günümüzde de tıpkı Atatürk döneminde olduğu gibi, ABD ve AB mandacılığının ötesinde uşaklık yapmaya hazır, idealsiz, ruhsuz insanların uşak ruhluların olduğunu görmekteyiz.

Atatürk'ün, cumhuriyetin temelini dayandırdığı kültür üzerindeki vurgusunu milletimiz, başta aydınlarımız anladı mı? Biraz şüpheli!... Çünkü Atatürk düşüncesini istismar edenler de O'na düşman olanlar da, O'nun ticaretini yapanlar da, O'nun ardına sığınıp takiyye yapanlar da, esans marka ideolojilerini gerçekleştirmek için cumhuriyet kazanımlarını araç olarak kullananlar da, aydın geçinen diplomalı aydıncıklardır ne yazık ki.

Yine Gazi diyor ki; "Aydınlarımız içinde çok iyi düşünenler vardır. Fakat genel olarak şu hatamız vardır ki, inceleme ve araştırmalarımızı yaparken temel olarak çoğunlukla kendi ülkemizi, kendi tarihimizi kendi geleneklerimizi, kendi özelliklerimizi ve ihtiyaçlarımızı dikkate almayız. Aydınlarımız belki bütün dünyayı, diğer milletleri tanır, ama kendimiz kendimizi bilmeyiz."

Kutsal kabul edilen tüm değerlerin yok olmasına, aşınmasına karşı durmuş; istiklâl demiş, vatan demiş, ulus demiş, bayrak demiş o.

Eğer gerçekten Atatürk’ü öldürmek istemiyorsak, onu anlamak ve anlatmak zorundayız.

Atatürk'ü anlamak, birlikte bir şeyleri yükseltebilmek, yurt sevgisine sahip olmak, değerler bütünü kültüre sahip olmak demektir.

Atatürk'ü anlamak, bir coğrafyaya, vatan toprağına, bir dile âşık olmanın sorumluluğu ile hep birlikte güzel bir şeyler yapabilme özlemidir.

Atatürk'ü anlamak, kırmadan, dökmeden, çatışmadan birlikte yapabilmek; varlığı da yokluğu da paylaşabilmektir.

Atatürk'ü doğru anlamalı ve özellikle gençlerimize anlatmalıyız. Bilgide, bilimde, çağdaşlıkta Atatürk'ü anlamak ve anlatmak görevi öncelikle bu bilince sahip aydınlarımızdadır.

Varlık sebebimiz, Milli Mücadele Ruhu ve kazanılmış istiklâldir. Bundan vazgeçtiğimiz an sonumuz gelmiş demektir. Yazıktır ki haini bol bir toplumun parçasıyız. Bu anlamda aydınlarımız bir kat değil, yüz kat daha çok çalışmalıdır.

Sen ebedi mekânında rahat uyu aziz Atam! Bizler emanet ettiğin Türkiye Cumhuriyeti’ne her zaman olduğu gibi gönülden sahip çıkacak ve sana layık bir millet olmaya devam edeceğiz.

Aramızdan ayrılışının yıldönümünde ömrünü bu toprakların vatan yapılması için tüketen Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK ve silah arkadaşlarının manevi huzurlarında saygı ile eğiliyor, Yüce Mevla’dan rahmetler niyaz ediyorum”