- Filistin Kan Ağlıyor
2023 Ekim ayında başlayan ve 2024 yılı boyunca tüm dünyanın gözü önünde devam eden İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırıları, artık askeri bir operasyon değil, açık bir insanlık suçu, daha da ötesi bir soykırım olarak tarihe geçiyor. On binlerce sivilin öldüğü, milyonların yerinden edildiği bu kıyım karşısında uluslararası hukuk sistemi derin bir sessizliğe gömüldü. Sözde medeni dünya, bir halkın yok oluşunu seyretmekle yetindi.
- Rakamlar Konuşuyor, Gitgide Gücünü Artırıyor; Dünya Susuyor,Gitgide İnsanlığını Kaybediyor
Birleşmiş Milletler verilerine göre 2024 sonuna gelindiğinde, Gazze Şeridi’nde ölen Filistinli sayısı 38 bini aştı, bunların yaklaşık %70’i kadın ve çocuklardan oluşuyor. 100 binden fazla sivil yaralandı, binlercesi uzuvlarını kaybetti. Bir milyonu aşkın insan evsiz kaldı, bazı bölgelerde açlık ve susuzluk ölümleri başladı. Yerleşim alanlarının %75’i yerle bir edildi. Altyapı, su kaynakları, hastaneler, okullar hedef alındı. Gazze, neredeyse yaşanamaz bir hale getirildi.
- Hedef Alınan Hastaneler ve Okullar
En çarpıcı örneklerden biri, El-Şifa Hastanesi’nin bombalanmasıydı. Savaşta bile korunması gereken sağlık kurumları, defalarca hedef alındı. Uluslararası savaş hukukunun esamesi dahi okunmadı. Birleşmiş Milletler'e bağlı okullar ve mülteci kampları defalarca vuruldu. Refah Sınır Kapısı, yardım girişini engellemek amacıyla uzun süre kapalı tutuldu. İlaç, su, elektrik ve yakıt tamamen kesildi. Gazze, dünyanın gözleri önünde karanlığa gömüldü.
- Uluslararası Tepkiler Yetersiz Kaldı
Birleşmiş Milletler defalarca “endişeliyiz” açıklamaları yaptı, acil ateşkes çağrısında bulundu. Güvenlik Konseyi’nde alınmak istenen kararlar ise, ABD'nin veto duvarına takıldı. İsrail'e silah sağlayan devletler, savaşın devamı için zemin oluşturdu. Uluslararası Ceza Mahkemesi bazı İsrailli yetkililer hakkında tutuklama kararı talebinde bulundu, ancak bu girişimler siyasi baskılarla etkisiz hale getirildi.
Bazı Avrupa ülkeleri Filistin’i devlet olarak tanıma kararı alarak sembolik bir adım attı. Ancak bu kararlar, akan kanı durdurmaya yetmedi. Hukuki adımların gecikmesi, soykırımın sürdürülebilir hale gelmesine neden oldu.
- Bu Sessizlik Bir Suç Ortaklığıdır!!!
İsrail’in bu saldırıları meşru müdafaa sınırlarının ötesinde, sistematik ve planlı bir yok etme eylemidir. Sivillerin hedef alındığı, temel yaşamsal ihtiyaçların kesildiği ve bütün bir halkın yaşam hakkının ellerinden alındığı bir süreç yaşandı. Bu, yıllar önce Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin kuruluş belgesi niteliğindeki belge olarak yürürlüğe girmiş Roma Statüsü’ne göre açıkça bir insanlık suçudur. Ancak ne yazık ki, uluslararası hukuk yalnızca güçsüzler için işlemeye devam ediyor.
Gazze’de yaşananlar, sadece Filistinliler için değil, tüm insanlık için bir vicdan sınavıydı. Ve dünya bu sınavda sınıfta kaldı. Gazze yerle bir edilirken, BM bildirileri, AB toplantıları, “derin kaygılar” ve “insanlığa yapılan çağrılar” havada kaldı. Göz göre göre işlenen bu suçlar karşısında susan her yapı, her devlet ve her kurum, bu suça ortaktır.
- Filistin’de Yaşanan Ve Müslümanları Hedef Alan Bu ’’SOYKIRIM’’ Nasıl başladı?
7 Ekim 2023: Başlangıç Noktası
Hamas’ın saldırılarına karşılık olarak başlatılan İsrail operasyonu, kısa sürede geniş çaplı bir yıkıma dönüştü. Ancak tepki orantısızdı. İsrail’in saldırıları sivil yerleşimleri, sağlık tesislerini ve eğitim kurumlarını hedef aldı.
Kasım 2023: Altyapı Çökertildi
İsrail ordusu, Gazze’nin elektrik santrallerini ve su altyapısını vurdu. BM yetkilileri, “Gazze’de artık yaşanabilir bir alan kalmadı” açıklamasında bulundu.
Şubat 2024: Açlık Başladı
Dünya Gıda Programı, Gazze’de açlığın yaygınlaştığını, bebek ölümlerinin başladığını duyurdu. Konvoylar ya engellendi ya da bombalandı. Savaş sadece bombalarla değil, açlıkla da yürütüldü.
Mayıs 2024: Refah Katliamı
Mülteci kampına düzenlenen hava saldırısında yüzlerce sivil hayatını kaybetti. Uluslararası ajanslar, bu saldırıyı “toplu infaz” olarak nitelendirdi. ABD dahil birçok ülke, yine "soğukkanlılık" çağrısıyla yetindi.
- Hukuki Zemin – İnsanlık Suçu Nedir?
Roma Statüsü 15 Haziran 1998 - 17 Temmuz 1998 tarihleri arasında toplanan Birleşmiş Milletler Konferansı'nın İtalya'nın başkenti Roma'da karara bağladığı Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin Kuruluş Statüsü'dür. Uluslararası anlaşmalar genellikle statü olarak adlandırılır ve söz konusu belge günlük kullanımda Roma Statüsü olarak geçer. Roma Statüsü’ne göre insanlık suçları, geniş çaplı ve sistematik saldırılarla sivil halka yönelik işlenen eylemleri kapsar:
- Kasten öldürme
- Zorla yerinden etme
- Aç bırakma ve sağlık hizmetlerine erişimin engellenmesi
- İşkence ve alıkoyma
Tüm bu suçların, belgelerle ve tanık ifadeleriyle işlendiği Gazze'de, uluslararası mahkemelerden hâlâ bir karar çıkmış değil.
-Kavram Olarak Soykırım Nedir?
Soykırım; siyasal, ulusal, ırksal ya da dinsel bir nedenle azınlık durumundaki bir insan topluluğunu soyca yok etmeyi amaçlayan toplu öldürme eylemidir.
-Soykırım Suçu Mevzuatımızda Nerede Düzenlenmiştir?
Soykırım suçu 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) 76. maddesinde düzenlenmiştir. Madde metni;
“TCK Madde 76- (1) Bir planın icrası suretiyle, milli, etnik, ırki veya dini bir grubun tamamen veya kısmen yok edilmesi maksadıyla, bu grupların üyelerine karşı aşağıdaki fiillerden birinin işlenmesi, soykırım suçunu oluşturur:
a) Kasten öldürme.
b) Kişilerin bedensel veya ruhsal bütünlüklerine ağır zarar verme.
c) Grubun, tamamen veya kısmen yok edilmesi sonucunu doğuracak koşullarda yaşamaya zorlanması.
d) Grup içinde doğumlara engel olmaya yönelik tedbirlerin alınması.
e) Gruba ait çocukların bir başka gruba zorla nakledilmesi.
(2) Soykırım suçu failine ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verilir. Ancak, soykırım kapsamında işlenen kasten öldürme ve kasten yaralama suçları açısından, belirlenen mağdur sayısınca gerçek içtima hükümleri uygulanır.
(3) Bu suçlardan dolayı tüzel kişiler hakkında da güvenlik tedbirine hükmolunur.
(4) Bu suçlardan dolayı zamanaşımı işlemez.” şeklindedir.
- 1995 Temmuzu Avrupa’nın Göbeği Srebrenitsa’dan 2025 Mayısı Filistin’e Değin Bu 30 Yılda Hiçbir Şey Değişmedi. Birleşmiş Milletler Soykırıma Yine Tepkisiz…
Srebrenitsa Soykırımı, Temmuz 1995’te Bosna Savaşı sırasında, Birleşmiş Milletler tarafından “güvenli bölge” ilan edilen Srebrenitsa ’da, Ratko Mladić komutasındaki Sırp birlikleri tarafından gerçekleştirilen insanlık suçudur. En az 8.372 Müslüman Boşnak erkek ve çocuk sistematik şekilde katledildi. Avrupa’nın göbeğinde, dünya kamuoyunun gözleri önünde yaşanan bu soykırım, II. Dünya Savaşı'ndan sonra Avrupa’daki en büyük toplu kıyım olarak kayıtlara geçmişti ta ki Filistin’de yaşanacak 2023 yılında başlayan soykırıma değin. Hollanda barış gücünün varlığı bu Boşnak katliamını durdurmaya yetmedi. Hatta belki de onların katliamı durdurmak gibi bir amacı yoktu. Birleşmiş Milletler, 2024 yılında 11 Temmuz’u Srebrenitsa Soykırımı Anma Günü ilan etti. Bu trajedi, uluslararası toplumun sessizliğinin nelere mal olabileceğinin en acı örneklerinden biri olmakla tarihe geçti ancak günümüzde Filistin sorunu yaşanırken bu acı örnekten ders çıkarmayıp tarihin tekerrür edişine her birimiz sessiz kalıyoruz.
- Uluslararası Hukukun Çöküşü
Dünyada bu gibi soykırımlar yaşanırken uluslararası hukuk sessizliğini korumuş yaşanan bu soykırımlara dur diyememiştir. Bu da uluslararası hukukun işlevsiz hale geldiğini gözler önüne sermektedir. Bu konuyla alakalı olarak uluslararası hukuk uzmanları “Gazze’de yaşananlar sadece askeri bir çatışma değil, hukuk sisteminin çöküşüdür. Uluslararası adalet mekanizmaları, siyasi baskılarla işlevsiz hale getirildi. Bu bir suskunluk değil, açık bir suç ortaklığıdır.” görüşünü ortaya atmışlardır.
- Son Söz
Filistin’in yaşadığı, sadece bir halkın dramı değil, modern dünyanın çöküşüdür. Bugün uluslararası hukuk sustu. Yarın başka bir yerde, başka bir halk hedef alındığında bu sessizliğin bedelini hepimiz ödeyeceğiz. Çünkü adalet, bir kez delindi mi, artık kimse için güvenli değildir.
Filistin ölüyor,
Ve insanlık, bir kez daha kaybediyor.
Benzer Yazılar İçin: https://www.bedirhanozsoy.av.tr.