Kuşlar uçuyor, çiçekler açıyor. Yaz geldi, çocuklar gülüyor. Sokaklarda biraz evet cıvıltısı, biracık hayır sancısı.. Herkesin kafası aşure olmuş. Kimi evet diyor, kimi hayır diye bağırıyor. Evet diyenler “hayırlısı olsun” diyerek cümleyi bitiriyor. Hayır diyenler sorulan sorulara “evet” diye cevap veriyor. Karman çorman fikirlerle, fikirsizce tartışılıyor. Oturup “ben niye evet diyorum, niye hayır diyorum” veya “neden evet demeliyim neden hayır demeliyim” sorularını sormak yerine “sen şusun, sen busun” tartışmalarıyla gereksiz gerilimler..
Ortaya bir sandık konacak. İnsanlar oyunu kullanacak. Olay bu kadar basit.
Kim neyi kanıtlamaya çalışıyor anlamış değilim. Herkesin fikri kendine özgüdür, herkes birbirine saygı duymalıdır. Dolayısıyla asıl yapılması gereken tez savunucularının Evet’i ve Hayır’ı; siyaset yapmadan, toplumu germeden anlatıp oy kullanma hakkına saygı duymalarıdır. Halk kararını 16 Nisan’da verecek ve çıkan sonuca herkes saygı duyacaktır. Yok tek adammış, yok PKK’ymış, yok ülke elden gidiyormuş, onu veren bu oluyormuş, bunu veren şu oluyormuş. Gerek yok kardeşim. Milleti bir taraflara çekmeye, bir taraflara itmeye kimsenin hakkı da yok gücü de olmamalı. Hazırlanan maddelerin içeriğini iyice okumalı, maddelerle alakalı olmayan söylemlerden uzak durulmalı. İnsanları aptal yerine koyarak “bu madde şunu doğuracak, bunu doğuracak” türünden spekülasyonlara da karşıyım.
Ben sadece bu olaylara “HE” diyorum. Yani ne hayır diyorum ne evet diyorum. Hayırın H’si Evet’in E’si.. Oku bakayım? HE! Yani referandumda “HE” diyorum. Anladın? Yav HE HE..
Huzurlu, mutlu, güçlü bir medeniyet için HE!